23. Ahilik Kültürü Haftası Basın Bildirisi (2010)

11.Ekim.2010 tarihli Ahilik Kültürü Haftası Basın Bildirisi

Ahilik ve ortak değerler

Ahi Evran

Ülkemizde toplumsal ve siyasal bir sıkıntı baş gösterdiğinde hemen her ağızdan koro halinde “ortak değerler” türküsü söylenir. Bin yıldan beri Anadolu halkının bir arada ve  kardeşçe yaşandığı hatırlanır. Hatırlanır da bu ortak değerlerin ne olduğu söylenemez. Tabi ortak değerlerin nasıl oluştuğunu da…Bazıları bu oluşumu gizli güçlere bağlarlar. Bazıları da laf ebeliği yaparak olayları çarpıtırlar. Bütün bu hezeyanlar, hem tarihi doğru okuyamama hem de tarih bilincinden yoksun olunduğunun göstergeleridir.

Ahilik Türk tarihin son bin yılının  kültürüdür. Bunun yanında,  toplumda yaşayan herkesi birbirine yaklaştıran, kaynaştıran, dost edindiren ve  dayanışma kurulmasını sağlayan bir olgudur.  Ahiler şunu çok  önceden fark ettiler. Bir toplumda, fertleri birleştiren müşterek kıymetler ve bağlar kurulmadığı veya sahip olunan değerler kayıp edildiğinde, görünüşteki bütünlüğe rağmen, birliğin bozulacağı, içten içe parçalara ayrılacağı bilincindeydiler. Orta çağda Avrupa’da din ve mezhep çatışmalarının Anadolu’ya sıçramasını önlemek için öncelikle dil, din köken farkı gözetmeksizin, hiç kimsenin inancına karışmayan bir çalışma ortamı hazırladılar. Bunu ortak değer olarak bir kenara kayıt edelim.

Ahiler, Bir toplumda ortak değerler korundukça birlik ve beraberliğin devam edeceğini biliyorlardı. Bu çalışmamızın asıl amacı da bu birlikteliği hatırlatmaktır. Toplumu birbirine bağlayan bu önemli bağların, nasıl bir araya getirildiğini; Ahiliği okudukça ve özümsedikçe  daha iyi anlayacağız. 

Bir toplum, ortak değerlerini korudukça birlik ve  beraberliği devam eder. Türklerin Anadolu’da 1000 yıldan fazla bir süre içinde varlığını korumasındaki sır, Ahilik anlayışı içerisinde toplumun yalnız bir grubunun değil bütün katmanlarının bu değerlere saygı  göstermesi, ona içten bağlanmasıdır. 


Bu bağda, bireyler arasında ayrıcalık gözetilmez, herkese eşit davranılır. Burada ölçü, hak ve adalettir. Bir kimse hak ettiğinden ne fazlasını ne de eksiğini alır.  Bununla birlikte, toplumda sosyal tabakalaşma oluşabilir, yani kimi   zengin kimi fakir olabilir; ama ikisi arasında ki fark çok fazla olmamalıdır.

Ahiliğin amacı


Bir bakıma Ahilik orta tabakanın oranca yüksek olduğu bir düzeni kurarken, asıl amaç toplumun top yekûn kalkınmasıdır.  Buna bir örnek verecek olursak;  Ahilik sistemini benimseyen Osmanlı Devleti’nde orta tabakayı temsil eden nüfus, zengin ve yoksulların toplamından daha fazladır. Değerli tarihçimiz Halil İnalcık’ın araştırmaları ve bu konudaki tespitleri, tezimizi desteklemektedir.

Ahilik zenginliğe karşı değil, şımarıklığa, israfa, tembelliğe ve miskinliğe karşıdır. Yani maddi zenginlik, manevi zenginlikle birlikte olmalıdır. Bu duygunun pekişmesi sonucunda,   zenginler; halkın ihtiyacı olan bazı tesisleri; yol, köprü, vakıf ve zaviye   denilen konuk evleri kuruyor, kazancının büyük bir bölümünü bu yolda harcıyorlardı. Toplumun ihtiyaçlarını göz önünde bulunduranlar,  ondan herhangi bir çıkar beklemeyenler, halk katında değil kıskançlık;   çok büyük saygı görüyor, zenginliği de  doğal karşılanıyordu.Ahilikte,  çalışan herkes kendi  kazancıyla yaşamaya alışmıştı.

Üretmeden, çalışmadan üleşmek mümkün olmadığı gibi, gayri ahlâki bir usulle para kazanma ve zengin olma yolları da kapalı idi.  Çalışmak ve üretmek, alın teri ile  kazanmak Ahilikte bir “ahlak” kuralı hâlini almıştı. Bunun için herkesin mutlaka bir mesleği ve işi olmalı idi.

Ahi kendi kendine yeterli insan olmalıdır. Kimseye yük olmayacak kendi elinin ekmeği ile ayakta kalacak; bununla da kalmayacak ekmeğini herkesle paylaşabilecektir. Ahilik halkın sırtından geçinenlere, haksız kazanca, hileli işlere, rüşvete hele  hele  bir köşeye çekilip Tembel tembel oturanlara karşı çıkmış, onlarla mücadele etmiştir.

Ahilik düzeninde, iş ve meslek ahlâkını  mecburi kılan kurallar geliştirilmiştir. Kendinden önce başkalarını düşünmek ve kollamak, hak ettiğinden fazlasını istememek, kanaat ve tevazu ölçüleri içerisinde “hırs” ve bencillikten uzakta durmak, kendi yeteneğine uygun bir işle meşgul olmak, sanatını mutlaka bir pîr’den, üstattan öğrenmek ve birliğin, beraberliğin korunması için herkese saygı, sevgi göstermek, Ahiliğin mutlaka uyulması gerekli görülen, âhlak ve görgü kurallarını oluşturuyordu.

Bu kurallar, Ahileri, tekke ve türbelerde çöreklenen, el açıp halkın kutsal duygularını sömüren, başkaların sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getiren, çalışmayı, kazanmayı küçük gören zümrelerden ayırt etmektedir. Orta Çağ tarihi; bu tür zümrelere karşı mücadele etme çağıdır. Ne yazık ki bu zihniyetin kökü tam olarak kurutulamamış,  zaman zaman nüksetmiştir.  Ancak, halkın yararına hizmet veren, iyi niyetli, fakat zararı kendine olan zümreleri diğeriyle de bir tutulmamalıdır. Zira onlar herkesin anlayamayacağı hak aşıklarıydı. (Alperenlerdi)

Ahi Yunus birlikten dirlik doğacığını şu veciz sözlerle ifade etmiştir.
“GELİN CANLAR BİR OLALIM, İŞLERİ KOLAY KILALIM”

www.ahilik.net
www.ahilikvakfi.org

Ahilik Haftası Kutlamaları